Herkes oyunculuğa merak salmadı mı? Öyle bir zaman ki, tüm insanlar tiyatro oynuyor sanki. Herkes oyuncu... Kimi başarıyor oynamayı kimi epey amatör... Kendine bile oyun oynuyor insanlar, psikolojiler yerlerde. Sosyal medya! Zaten öyle. İş hayatı! Oyuncusu çok. Siyaset ve politika... Tamamen bir oyundan ve kötü oyunculuklardan ibaret. Oyun içinde oyun! Haliyle herkes de oyuncu.
Biz bu kez içinde bulunduğumuz ve tüm yaşadığımız sahte, yapay, başarısız oyunculara karşı gerçek oyunculara, özellikle de tiyatro oyuncularına kulak vermek istedik. Son dönemin en ses getiren, yeni çağın sorunlarına ışık tutan, bizi düşündüren oyunlarını izledik ve başarılı, ödüllü, işinde gerçekten iyi, konservatuvarlı oyuncularla bir araya geldik. Oyunculuksa işte oyunculuk! Savaşın olumsuz getirilerini, üç farklı kadının özgürlük sınavını, mülteci sorununu ve bilim kurgu tadında bir yalnızlık hikayesini anlatan bu oyunların gerçek oyuncuları ile derin dehlizlerde yüzmeye hazır mısınız? Belki de Shakespeare’in dediği gibi bakmalı aslında hayata; “Dünya büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Herkes rolünü oynar ve rolü bitince de bu sahneyi terk eder!”
KAPLAN SARILMASI
Bir kadının hiç de ait olmadığı teknolojik mutluluk odasına girmesiyle başlıyor her şey... Tabii ki konu teknolojinin insanları yalnızlaştırması, bireyselleştirmesi ve temelinde de mutsuz kılmasına geliyor. Tökezlediğimiz bütün taşları ve içine düştüğümüz çukurları gösteriyor. Farklı bir oyun. Şebnem Bozoklu’nun tek kişilik oyununa Kerem Fırtına ‘ses’ olarak katılıyor. Biraz bilim kurgu tadında. İzleyin ve ters köşeden hayata bakmaya cesaret edin.
ŞEBNEM BOZOKLU
“İYİ BİR İNSAN OLMAKLA BAŞARILI OLMAKTAN DAHA FAZLA İLGİLİYİM"
Oyuncu olmanın sizde yarattığı en büyük farkındalık ne oldu?
Özellikle insan psikolojisi ve toplum psikolojisi üzerine tuhaf bir farkındalık yarattığını söyleyebilirim. Tuhaf kelimesini özellikle seçtim.
Oyun bize yalnızlığın içinde kaybolmayı, yalnızlıktan kurtulmaya çalışırken de tökezlediğimiz bütün taşları ve içine düştüğümüz çukurları gösteriyor. Siz bu yalnızlığa karşı çıkmak adına özel bir çaba sarf ediyor musunuz?
Özel bir çaba sarf etmiyorum ve fakat bunun baş etmesi zor bir şey olduğunu biliyorum. Herkes kadar payımı alıyorum bu duygulardan. Kendimi koruyup kollamaya, pamuklara sarmaya çalışmıyorum. Sadece kendimi hayatın akışına, sürprizlerine ve mucizelerine bırakıyorum. Hayat her zaman bir şekilde sizi tekrar iyi hissettirmenin ve devam etme gücünün küçük parçalarını karşınıza çıkarıyor.
Bu yarattığınız başarılı Şebnem, günümüzün başarı anlayışına nasıl bakıyor?
Başarı, yaşandığında insana kendini iyi ve doğru yolda olduğunu hissettiren bir şey, fakat hayatımın birincil amacı hiçbir zaman doğru strateji yapmak, işimle ilgili bir ilerleme ve mesleki başarı olmadı; ben iyi bir insan olmakla başarılı olmaktan çok daha fazla ilgiliyim. Bu dünyadan gelip geçeceğiz ve ben de elimden gelenin en iyisini yapıp iyi bir insan olmak istiyorum. Bu yüzden ana odağım başarıdan çok hayatımı güzel yaşayabilmek.
İçinizden bugünlerde ne yapmak geliyor?
Mutlu olmak ve mutluluğumu sürdürebilmek, sevdiğim herkesle kurduğum dünyayı koruyup, kollamak ve devamını sağlamak için neler yapabileceğimi düşünmek… Baharın tadını çıkarmak ailemle daha çok zaman geçirmek, her sene yaptığım seyahatleri programlamak, yurt dışına gidip biraz oyun izlemek, çalışmak mutlu ve daha mutlu bir insan olmak geliyor.
Hayata ne vermek ve hayattan ne almak istiyorsunuz?
Doğru düzgün bir insan olarak hayattan gelip geçmek istiyorum, başka da bir beklentim yok.
KEREM FIRTINA
“SIKINTILI TOPRAKLARDAN İYİ SANAT ÇIKAR”
Oyuncu olmak insana hayatla ilgili ne gibi farkındalıklar kazandırıyor?
Psikoloji zaten çok ilgimi çeken bir alan. Oyunculuktan mı bilmiyorum ama insanları hayatın içinde izlerim. Metroda, motorda seyahat ederken etrafımdaki insanların hareketlerini takip etmeyi seviyorum. Kazandığım farkındalıklar var mı bilmiyorum. Benim için süreç her şey...
Oyun açısından bakarsak, sadece sesinizle var olmak nasıl bir hissiyat?
Ben ekipçiyimdir. Ekip oyun çıkarıyor. Ben de sesle bir parçası oluyorum. Zevkli ama. Ayrı bir renk oldu benim için. Bir de sahnede olmaktan daha stressiz.
Oyunun metni size bir erkek olarak neleri hatırlattı?
Sarılma ihtiyacını.
Kadınları anlamakta zorluk çektiğiniz bir konu var mı?
Anladığım az konu var. Dünyanın en zor konusu gibi geliyor bana. Erkekler çok basit geldiği için belki. İnsan ırkı diğer canlılardan ne kadar farklıysa, kadın da erkekten o kadar farklı. Çok hızlı değişip, hızlı adapte olabiliyorlar. Benim bunu anlayabilmem imkansız.
Tiyatro yapmak her şeye rağmen mantıklı geliyor mu?
Tabii ki! Özellikle gelişmekte olan ülkeler ya da az gelişmiş ülkeler, toplumlar için çok daha önemli tiyatro. Ben sıkıntılı topraklardan iyi sanat çıkar diye düşünüyorum zaten.
Aklınızdan neler geçiyor?
Neler neler! İlginç bir dönem geçiriyorum. Sonucunda da bir kitap üzerinde çalışırken buldum kendimi.
Dünyaya nasıl bir katkınız olsun istersiniz?
Dünyaya büyük oldu biraz. Ben kendi kapımın önüne katkı yapma aşamasına anca geldim. Sokak canlılarıyla ilgili bir şey yapmaya çalışacağım. Hem insanlar hem hayvanlar için. Büyük rehabilitasyon merkezleri kurmak istiyorum. Kendilerini en şanssız hissedenleri, bir anda şanslı hale geçirecek bir yer olsun. Bunu istiyorum.
Yorum Yaz